· 2025
Bu ay güncel, dopdolu, çeşitli içeriklerle ve yüzlerce isimle tam 100 sayı olduk. Mayıs 2015’ten beri bizleri yalnız bırakmayan okuyucularımıza Kriter ekibi olarak teşekkür ediyoruz. Bu sayıya Kriter özel içeriği ile başladık. İlk günden beri bizlere katkılarını sunan Kriter Yayın Kurulu Üyesi Meryem İlayda Atlas, dergi yayıncılık tarihi ve anlamı üzerinden kaleme aldığı yazısında, Kriter özelinde basılı yayınların çağa katkılarını ve sürecin zorluklarını anlattı. Kendisinden görevi devraldığım eski Yayın Koordinatörü Ferhat Pirinççi ve bendeniz, Kriter’e dair duygu ve düşüncelerimizi sizlerle paylaştık. Bugüne kadar yapılanları toplu bir çerçevede görmek için Kriter hakkında küçük infografikler hazırlandı. Ayrıca siz değerli okuyucularımızdan gelen bazı destek yorumlarını da yine sizlerle paylaştık. 100 sayı demek, ardımızda kalan 10 yıl demek. Geçen süreç boyunca iyi kötü birçok olaya birlikte şahitlik ettik. Türkiye’nin on yılını bir dosya ile ele aldık. Yasin Aktay, Türkiye’nin bu on yıllık değişiminde eğitim, aile ve siyaset konularını masaya yatırdı. Türkiye vizyonunun ekonomik modelini Kerem Alkin ele aldı. Zorlu yıllar ve AK Parti başlığı altında son on yılın iktidar siyasetini Zakir Avşar incelerken, muhalefetteki bitmeyen çözümsüzlük siyasetini ise Cengiz Alğan aktardı. Ortadoğu sahnesini değerlendiren Kemal İnat; Suriye ve İran meselelerinin Türk dış politikasına etkilerini yazdı. Köprünün altından çok suların aktığı savunma sanayiinin on yıllık serüvenini Ahmet Alemdar, takipçilikten oyunculuk pozisyonuna geçtiğimiz teknolojik evrimi Gloria Shkurti Özdemir ve günlük rutinlerimizi en çok etkileyen şehircilik başlığını ise Cenay Babaoğlu yorumladı. Küresel siyasetteki kırılmaları analiz eden Abdurrahman Babacan, Avrupa vizyonunun nereye evrileceğini işaret eden noktaları ve bugüne getiren süreci inceledi. Yeniden seçilen Trump’ın “önce Amerika” stratejisinin şifrelerini Hakan Çopur tahlil ederken, Rıfat Öncel, Trump döneminde Avrupa savunmasının muhtemel dinamiklerinin röntgenini çekti. ABD öncülüğündeki Beş Göz istihbarat ittifakının geleceğini konu alan Alp Cenk Arslan, bu ittifakı tüm boyutlarıyla analiz etti. Trump’ın yeniden gelişi sonrası Avrupa’nın “acı” çıkmazındaki sorulara, güvenlik ve rekabet boyutlarıyla Salih Kaya cevap aradı. Türkiye-AB ilişkilerindeki dalgalı seyre dikkat çeken Filiz Cicioğlu analizinde, Türkiye’nin iç politik gelişmelerinin de süreci etkileyeceğinden bahsetti. Muhterem Dilbirliği, seçim sonucuyla büyük bir kırılma yaşayan Almanya’nın kısa sürede en uç aşırı sağa teslim olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin çeşitlendirilmiş ekonomik yapısını besleyecek adımlar atması gerektiğinden bahseden Harun Türker Kara, ekonomideki büyüme ve bölgesel dinamikleri kaleme aldı. İsrail, Ramazan’da da çocukları ve kadınları öldürmeye devam etti. Kısa ömürlü ateşkesin akıbetinden bahseden Haydar Oruç ise İsrail’in tüm dehşetine karşı Filistinlilerin vatanlarını asla terk etmeyeceklerini vurguladı. Washington ile Tahran arasındaki mektup diplomasisinin detaylarını ve arka planını anlatan Serhan Afacan, İran için bunun bir fırsat olma ihtimalini dile getirdi. İran’ın Suriye politikasını yazan Mehmet Koç, ilerleyen dönemlerde kritik gelişmelerin yaşanabileceğinin altını çizdi. Suriye’nin yeni dönem dış politikasını değerlendiren Ömer Behram Özdemir, Ahmed Şara’nın Türkiye, Arap dünyası ve Batı ile ilişkilerini analiz etti. Suriye’de kurulan yeni düzende, Dürziler’in durumunu Tuba Yıldız anlattı. Son dönemde bölgenin artan önemine dikkat çeken İsmail Numan Telci, Afrika Boynuzu’ndaki güç dengelerini ve güvenlik iş birliklerini yazdı. Doğurganlık mı yoksa göç mü sorusunu soran Cenk Beyaz, küresel nüfus sorununu ve değişen zihniyeti anlattı. Yapay zekâ çağında ulusal egemenliğin geleceğini insan, egemenlik ve çözüm başlıklarıyla Orkhan Valiyev ele aldı. Tüm okuyucularımızın Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyoruz. Gelecek sayıda görüşmek üzere…
· 2024
Yılın son ayına, Suriye’nin kuzeybatısında sürpriz bir saldırı sonrası Suriyeli muhaliflerin eline geçen Halep’in düşüşüyle giriyoruz. Trump görevine başlamadan bölgede dengeler son kez yeniden şekilleniyor gibi. Trump demişken, dört yıl aradan sonra ikinci kez seçilen yeni ABD başkanının vizyonunu, muhtemel icraatlarını ve buna bağlı şekillenecek küresel senaryoları çok geniş bir dosyada ele aldık. 2024 ABD seçimlerini çift taraflı ele alan Tuncay Kardaş, Trump’ın zaferini ve Harris’in yenilgisini sebepleriyle ortaya koydu. Türkiye-ABD ilişkilerinin ikinci Trump dönemini, üç muhtemel senaryo üzerinden Vişne Korkmaz masaya yatırırken, Avrupa-Amerika ilişkilerinde yeni Trump döneminin dinamiklerinin ve bunun Türkiye-Avrupa ilişkilerine nasıl etki edebileceğinin analizini Mehmet Ayfer Kancı yaptı. Avrupa’nın üç önemli ülkesinde, Almanya, Fransa ve Polonya yönetimlerindeki Trump endişesini Kemal İnat bizlere açıkladı. Hüsna Taş Yetim, yeni dönemdeki olası ABD-Çin ilişkisine, Trump’ın ilk dönemiyle kıyaslayarak projeksiyon tuttu. Trump’ın ikinci döneminde ABD’nin İran ile ilişkilerinin geleceğine Oral Toğa, Trump’ın Filistin-İsrail hattındaki duruşuna M. Hüseyin Mercan, Suriye sahasındaki bakışına ise Samir Seifan yoğunlaştı. Trump kabinesine giren Elon Musk gibi teknolojik zenginlerin kodlarını Alp Cenk Arslan bize anlatırken, küresel ekonomi için Trump’ın yeni döneminin anlamını çok boyutlu bakış açısıyla Bilal Bağış gündeme getirdi. ABD’nin Ortadoğu siyasetindeki temel dinamiklerini Aylin Ünver Noi ele aldı. İşgal ve katliamlarına devam eden İsrail’in genişleyen tehlikesine dikkat çeken Haydar Oruç, İsrail’in Kürt kartını Türkiye üzerinden oynama ihtimaline ışık tutarken, Orkhan Valiyev, Türk Devletleri Teşkilatı’nın belirsizlik çağında küresel düzende üstlendiği role dair kapsamlı bir çerçeve sundu. Salih Kaya küreselleşme tabusunun nasıl parçalandığına ve bundan sonra nelerin olabileceğine G20 Rio Zirvesi’nin sonuç bildirgesi üzerinden cevap aradı. Soner Tauscher, Rusya-Ukrayna Savaşı ile İsrail saldırılarını ve bunlardaki kendi payını sansür kartıyla gizleyen Avrupa’nın değerler krizine ayna tuttu. Netanyahu ve Gallant’ın tutuklanma kararının önemini Yücel Acer ortaya koydu. İki yıllık gecikmenin ardından nihayet Ekim’de seçimlere giden Irak’ın kuzeyindeki yeni dönemi Mehmet Alaca ele alırken, Küresel Güney’in geleceğinde kıta Afrika’sının yerini, sorunlarını ve dinamiklerini Tunç Demirtaş yazdı. Bu sayımızda kapsamlı bir çevre dosyasıyla da karşınızdayız. Mehmet Yüce, Türkiye’nin çevre politikaları açısından Azerbaycan’da düzenlenen COP29’u, Elif Habip ise COP31 yolunda Türkiye’nin çevre atılımlarını değerlendirdi. Menaf Turan, Türkiye’nin daha adil bir dünya için iklim finansmanında adalet arayışına dikkat çekti. Cenay Babaoğlu insanlığın geleceği için önemli bir başlık olan su güvenliğini anlatarak belediyelerin bu doğrultudaki karnesini inceledi. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sıkıştırdığı küresel iklim krizi başlığının muhasebesini, Kerem Alkin, doğrular-yanlışlar, fırsatlar-tehditler gibi farklı açılardan yaptı. Çevre dosyamızdaki son yazımız ise Fatih Sinan Esen’in yapay zekânın çevre krizinin çözümü mü yoksa parçası mı sorusuna cevap aradığı analizi. Gloria Shkurti Özdemir, küçük robot Erbai’nin showroomdan büyük robotları kaçırmasını, yapay zekânın özerkliği başlığı üzerinden masaya yatırdı. Toplumun eğitim algısına değinen İsmail Güleç, üniversiteye gidilme amaçlarındaki değişimlere odaklandı. Son dönemde gündeme gelen belediyelerin yüksek miktarlardaki konser harcamalarını konu alan Hamit Emrah Beriş, belediyelerin kültürel faaliyetlerinin ölçü ve amaçlarını irdeledi. M. Taki Kurtoğlu da futbola, uluslararası diplomaside yumuşak güç perspektifinden bakarak, gözlemlerini aktardı. Yeni yılda, yeni sayımızda buluşmak üzere…
No image available
No image available